Patent belgelerine göre, yeni onaylanan sistem, yalnızca Windows 11 ve uygulamalardaki arızaları teşhis etmekle kalmayıp, bunları düzeltmek için otonom olarak yamalar üreten yapay zeka üzerine inşa edilmiştir. Sinir ağı, sistem hata verilerini analiz eder, kök nedenleri belirler ve basit kullanıcılar için günlük düzeltmelerden geliştiriciler için karmaşık yamalara kadar çözümler önerir. Örneğin, kritik bir arıza durumunda, yapay zeka anında bir bellek dökümünü işleyebilir, kodda sorunlu işlevi tespit edebilir ve ya otomatik bir güncelleme dağıtabilir ya da mühendisler için ayrıntılı bir rapor oluşturabilir.
Bu sistemi farklı kılan, öğrenme yeteneğidir. Şablon tabanlı çözümlere güvenmek yerine, algoritma bir hatanın bağlamını anlar, geçmiş olaylarla karşılaştırır ve belirli kod parçalarının bir programın işlevselliğini nasıl etkilediğini sade bir dille açıklar. Normal kullanıcılar için bu, daha az mavi ekran ve sorunlar fark edilmeden önce çözen otomatik güncellemeler anlamına gelir. Öte yandan, geliştiriciler güçlü bir optimizasyon aracı kazanır: hataları manuel olarak aramak yerine, yapay zekadan hazır düzeltmeler alırlar veya karmaşık durumlarda ayrıntıları netleştirmek için etkileşimli bir diyalog alırlar.
Iddialı vizyonuna rağmen, bazı sorular kalmaktadır. Microsoft bu teknolojiyi gelecek Windows 11 güncellemelerine entegre edecek mi, yoksa bu patent yalnızca fikri mülkiyeti korumak için stratejik bir hamle mi? Analistler, Copilot ile görüldüğü gibi, şirketin yapay zeka entegrasyonuna yaptığı büyük yatırımlara dikkat çekerek, uygulamanın güçlü bir olasılık olduğunu öne sürüyor. Eğer teknoloji gerçeğe dönüşürse, bu kendini onaran işletim sistemlerine doğru atılan ilk adım olabilir. Uzun vadede, benzer yapay zeka modelleri Azure bulut hizmetlerinde kullanılabilir, bu da Microsoft'un Google ve Amazon karşısındaki rekabet avantajını daha da güçlendirebilir. Kesin olan bir şey var: BT desteğinin geleceği, insan yaratıcılığı ile makine hassasiyetinin birleşiminde yatıyor.