Bilim İnsanları Korkunç Kurtları Geri Getirdi mi? Yeni Bir Bilimsel Dönüm Noktasını Analiz Etmek

One of the biggest sensations in recent days is the birth of wolf pups Romulus, Remus, and Khaleesi. These aren’t ordinary pups — according to a statement by gene-editing company Colossal Biosciences, they are the first representatives in 13 000 years of the extinct mammal species Aenocyon dirus. This predator was the inspiration for the direwolves in fantasy author George R. R. Martin’s works. Does this mean scientists have successfully revived an extinct species? Is Jurassic Park no longer just science fiction? Let’s find out.

Since we’re talking about Jurassic Park, it’s important to note right away: no one resurrected dire wolves using blood preserved in a mosquito or frozen cells, like the dinosaurs in the popular film. That scenario is considered impossible because the DNA of ancient animals is too degraded. Instead, Colossal Biosciences used advanced DNA-editing and cloning technologies to replicate the traits scientists believe distinguished Aenocyon dirus from its closest modern relatives.

First, geneticists extracted DNA from two fossilized samples: a 13 000-year-old tooth from Ohio and a 72 000-year-old auditory bone from Idaho. As mentioned, a complete genome cannot be reconstructed from such fossils, but researchers filled in the gaps using the DNA of Aenocyon dirus’s closest relative — the gray wolf (Canis lupus).

Colossal Biosciences identified 20 differences in 14 genes responsible for dire wolf traits. These included a massive skull, powerful legs, pale fur, and a larger body.

Next, scientists took blood from gray wolves and edited the DNA using new technologies. The nuclei of the edited cells were transplanted into dog (Canis familiaris) egg cells, replacing the native DNA. The resulting embryos were then implanted into surrogate dogs.

Romulus and Remus were born in October of last year, and Khaleesi in January of this year. The pups were switched to bottle-feeding almost immediately. Currently, they live in a protected eco-park under constant observation.

Interestingly, even though the animals are raised by humans, they behave more like wild creatures than domestic dogs and try to avoid human contact.

As part of its effort to bring back the woolly mammoth (Mammuthus primigenius), Colossal Biosciences also unveiled a so-called "woolly mouse" last month. This genetically modified animal has traits characteristic of mammoths, the key one being thick golden-brown fur.

In theory, creating woolly mice brings us a step closer to reviving mammoths. Hala, birçok uzman, büyük memelilerle deney yapmanın gelecekteki zorlukları ve risklerini öne sürerek bu tür başarılar konusunda şüpheci kalıyor. Etik açıdan, şirketin çalışmaları da endişeleri artırıyor.

Romulus, Remus ve Khaleesi'nin 13.000 yıl içinde Aenocyon dirus'un ilk temsilcileri olarak statüsü bazı araştırmacılar tarafından tartışmalı bulunuyor. Uzmanlar, bu hayvanların gerçek dire kurtlar olmadığını, genetik olarak değiştirilmiş gri kurtlar olduğunu vurguluyor. Evet, soyu tükenmiş türün belirli özelliklerine sahipler, ancak bu onları onun üyeleri yapmaz.

Bir BBC röportajında, Otago Üniversitesi'nden paleogenetikçi Dr. Nic Rawlence şunları söyledi:

Rawlence ayrıca şunları ekledi:

Romulus, Remus ve Khaleesi'nin eski DNA izleri yok. Genleri sadece Aenocyon dirus'un varsayılan özelliklerini taklit ediyor. Bu, Buffalo Üniversitesi'nden biyolog Vincent Lynch tarafından bir Euronews makalesindebelirtiliyor:

Aenocyon dirus ve gri kurtların çok yakın akraba olmadığını belirtmek de önemlidir. Ataları birkaç milyon yıl önce birbirlerinden ayrıldı ve farklı cinslere aittir.

Bununla birlikte, Colossal temsilcileri kendileri Romulus, Remus ve Khaleesi'nin soyu tükenmiş bir türün klonları olmadığını kabul ediyor. Ancak, bilimsel direktör Beth Shapiro'ya göre, bu gerçekten önemli değil çünkü yavrular "fonksiyonel eşdeğerler". Onun için önemli olan, Aenocyon dirus'un temel özelliklerine sahip olmaları.

Daha önce de belirtildiği gibi, şirket mamutları geri getirmek için de çalışıyor. Colossal, yünlü mamutlardan mevcut DNA parçalarını ve modern Asya fillerinden genleri kullanarak yeni bir hayvan yaratmayı planlıyor. Bilim insanları, tüy, yağ ve termoregülasyon ile ilgili genleri düzenliyor. Şirket, 2028 yılına kadar ilk buzağıyı üretmeyi hedefliyor.

Ayrıca, Tazmanya kaplanının (Thylacinus cynocephalus), diğer adıyla thylacine, genomu çözülmüştür. Teorik olarak, şimdi yeniden yaratılabilir, ancak laboratuvar ortamında keseli hayvanları üretmek karmaşık bir süreç olmaya devam ediyor.

Başka bir büyük zorluk, bir embriyoyu bir kuş yumurtasına yerleştirmektir. Eğer bu alanda ilerleme kaydedilirse, Colossal, en yakın yaşayan akrabası olan Nicobar güvercini (Caloenas nicobarica) kullanarak dodo'yu (Raphus cucullatus) yeniden canlandırmaya çalışabilir.

Bir daha göremeyeceğimiz bir yaratık da kılıç dişli kaplan Smilodon. Bulunan DNA çok hasar görmüş durumda ve Smilodon'un günümüzdeki kedigiller arasında yakın akrabası yok.

Peki, bilim insanları Aenocyon dirus'u geri getirmeyi başardılar mı? Tamamen bilimsel bir bakış açısıyla — hayır, bu tür yok olmaya devam ediyor. Yeni yavrular genetik taklitlerdir. Öte yandan, Colossal Biosciences tarafından yapılan çalışma, genetiğin geleceğini etkileyecek büyük bir başarıdır. Tam olarak nasıl olacağı ise henüz görülmedi.

Siz ne düşünüyorsunuz? Bu tür projeler hakkında ne hissediyorsunuz? Düşüncelerinizi yorumlarda paylaşın.