Zaman Çarkı 3. Sezon İncelemesi — Kalitede Şaşırtıcı Bir Sıçrama

The Wheel of Time — Robert Jordan'ın kitap serisine dayanan — Amazon'un önde gelen fantastik projelerinden biridir. Ejderha Yeniden Doğan'ın, dünyayı ya kurtarmak ya da yok etmekle kaderi olan hikayesi, ilk olarak 2021'de yayınlandı. Geçen hafta, 3. Sezon sona erdi ve bu yazıda, hikayenin ve karakterlerin nasıl geliştiğini inceliyoruz — ve neden dizinin nihayet yeni bir seviyeye ulaştığını.

The Wheel of Time'ın 3. Sezonu, şüphesiz ki şimdiye kadarki en güçlü sezon. Önceki sezonların ana kusurları nihayet ele alındı — bunun mümkün olabileceğine pek az kişi inanırdı. Yazım önemli ölçüde gelişti, ama en önemlisi, oyuncular gerçekten rollerine uyum sağladı ve karakterlerine daha fazla derinlik kattı. Bir zamanlar en hayal kırıklığı yaratan fantastik dizilerden biri olan bu yapım, şimdi en etkileyici olanlardan birine dönüşüyor. Game of Thrones gibi — ama tersine.

Ana karakterler, önceki sezonun sonunda yeniden bir araya geldikten sonra, ilk bölümde tekrar dağılır ve birkaç farklı anlatı ipliği oluşturur. En önemlisi, elbette, Rand al'Thor'un hikayesidir; artık tüm zamanların en güçlü kanalizörü olarak sorumluluğunu tam olarak anlıyor. Rand, eski bir kehaneti yerine getirmek ve bir ordu toplamak için halkının vatanına seyahat eder — bu olmadan, Karanlık olanı son savaşta yenmeyi umamaz.

Rand'ı diğer "Seçilmişler"den ayıran şey, müttefiklerinde yarattığı korkudur. En yakın arkadaşları bile Ejderha Yeniden Doğan'ı bir zaman bombası gibi görüyor. Rand'ın "patlayabileceğinden" ve kurtuluş yerine yıkım getirebileceğinden sürekli korkuyorlar.

Rand'ı canlandıran Josha Stradowski, kozmik sorumlulukla yüklenmiş yarı-tanrı havasını mükemmel bir şekilde yansıtıyor. Artık 1. Sezon'daki saf genç değil. Tavrı, ışık ve karanlık arasında sınırlı ama belirgin bir iç çatışmayı ortaya koyuyor. Ve içindeki gölgeler olmasına rağmen, verdiği kararlar hala güvenilir görünüyor — sanki Ejderha Yeniden Doğan, ne izleyicinin ne de diğer karakterlerin bilmediği bir şeyi biliyor.

Rosamund Pike tarafından canlandırılan Moiraine Damodred, bu sezonda başka bir büyük inanç krizi yaşıyor. O, Rand'ın akıl hocası, ahlaki pusulası ve ruhsal dayanağıdır — ama onun kadar güçlü bir kadın bile seçimlerinden şüphe duymaya başlıyor. Yine de, nihayetinde etkileyici bir kararlılık ve özveri gösteriyor, Karanlık'a karşı en iyi eylem yolunu seçiyor — bu, onun potansiyel yok oluşunu getirse bile. Bu, karakterine derinlik katıyor ve önceki, daha soğuk kararlarının bıraktığı sert izlenimi yumuşatıyor. Sonunda, daha büyük iyilik için yapması gerekeni yapıyor.

Aslında, bu sezonda neredeyse tüm ana karakterler büyüyor — sadece Rand ve Moiraine değil. Halkı en çok ihtiyaç duyduğunda, Perrin Aybara İki Nehir'in yetenekli bir lideri olarak ortaya çıkıyor. Nynaeve al'Meara nihayet kendi potansiyelinden korkmayı bırakıyor. Elayne Trakand, kaderini kimin kontrol ettiğini kabul ediyor. Ve Egwene al'Vere, önceki sezonun travmasını aşmak için güç buluyor. Karakterlerin artık net hedefleri ve motivasyonları var, bu da onlara destek olmayı çok daha kolay hale getiriyor.

Bununla birlikte, Mat Cauthon'un rolü — ana kahramanlardan biri — hala biraz belirsiz görünüyor. Mat, daha büyük anlatıda tam bağımsız bir oyuncu olarak ortaya çıkmadı. Ama onun başına gelen talihsizlikler hala ilgi çekici ve aktör Dónal Finn bu role inkar edilemez bir karizma katıyor.

Kalite açısından büyük bir sıçrama olmasına rağmen, 3. Sezonun kusurları yok değil. Örneğin, prodüksiyon değerleri hala soru işaretleri yaratıyor. Amazon'un The Wheel of Time'a, The Rings of Power'a kıyasla çok daha az yatırım yaptığı biliniyor, bu yüzden aynı düzeyde görsel efektler, kostümler veya aksesuarlar beklemeyin. Yine de, savaşçı kızların sırtından çıkan lastik mızrakları göz ardı etmek zor. Ya da, hikayenin merkezinde olduğu düşünüldüğünde, sihrin ilham verici olmayan görsel temsili — bu, daha fazla dikkat gerektiriyor.

Yazımda da birkaç sorun var. Ishamael hikayeden çıktığında, onun yerini alacak kadar etkileyici bir kötü adam yok. Belirgin bir boşluk var, bu boşluğu Lanfear ve Moghedien doldurmaya çalışıyor — ama Ishamael'in kurnazlığı ve zekasından yoksunlar. Ayrıca, Rand'dan çok daha zayıf oldukları için aynı kıyamet tehdidini de oluşturmuyorlar.

Bir başka sorun: yazarlar sahte ölümlere fazla güveniyor. Birden fazla karakter, görünüşte ölümcül durumlarla karşılaşıyor — sadece son anda kurtarılıyorlar. Alanna Mosvani'nin durumunda, bu birkaç kez oluyor ve bu da tehlikeleri ucuzlatıyor.

Son olarak, dizi hala küçük tutarsızlıklar ve mantıksız anlar içeriyor. Örneğin, sezon finalinde, Rand, gerçek Ejderha'nın gelişini bekleyen savaşçıları bir şekilde etkileyen sahte bir Ejderha ile yüzleşiyor — oysa kendisi bir kanalizör bile değil. Böyle bir durumun nasıl gelişebileceği belirsiz.

Yine de, kusurlar, 3. Sezonun The Wheel of Time'ı doğru yola koyduğunu gölgede bırakmıyor. Bu kadar uzun sürmesi üzücü — ama geç olsun güç olmasın. Şimdi umalım ki Amazon bu umut verici diziyi iptal etmez ve hikayeyi hak ettiği sona ulaştırır.

Ve siz 3. Sezon hakkında ne düşündünüz? Dizi yapımcıları nihayet en büyük sorunları çözdü mü? Yorumlarda bize bildirin.