En İlginç Fantezi Dünyaları Video Oyunlarında

Fantazi kelimesini duyduğumuzda, hemen asil elfler, kötü orklar, iyi büyücüler ve ejderhalarla dolu klasik "Yüzüklerin Efendisi"ni hayal ederiz. Ancak, sihrin olduğu tüm dünyalar Orta Dünya gibi değildir. Bu makalede, sıradışı görünen ve kendi kurallarıyla yaşayan en alışılmadık oyun fantezi evrenlerini derledik.

Planescape: Torment , Black Isle Studios tarafından yapılmış izometrik bir rol yapma oyunudur. Bu stüdyo, Fallout serisinin ilk iki bölümü ve Icewind Dale dilojisi ile tanınır.

Oyunun ana karakteri, geçmişini öğrenmeye ve uzun zamandır beklenen huzuru bulmaya çalışan ölümsüz bir kahramandır. Hikaye modu, devasa bir halka olan Kapılar Şehri Sigil'de başlar. Buradaki binalar hareket eder, kaybolur ve yeniden ortaya çıkar. Bunlar, mülklerini istediği gibi değiştiren Acı Kraliçesi'ne tabidir.

Sigil'den, Dante Alighieri'nin cehenneminin yedi çemberine benzeyen Baator gibi diğer boyutlara geçilebilir. Ayrıca Carceri de dikkat çekicidir. Bu, boşlukta yüzen dev toplardan oluşan bir tür hapishanedir.

Planescape, Dungeon & Dragons evrenine aittir, bu yüzden masa oyunu hayranları oyunun ortamını tanıdık bulabilir. Ancak video oyunu hayranları için, bu kasvetli dünyalar çıkışından 26 yıl sonra bile sıradışı görünmektedir.

Şubat 2025'te Monolith stüdyosu kapatıldı. Ve son yıllarda üçüncü şahıs aksiyon oyunları yapsa da, başlangıçta bu ekip nişancı oyunlarında uzmanlaşmıştı. İlk oyunları Bloodidi.

Oyun 20. yüzyılda geçiyor. Hikayeye göre, Amerika'da satanik bir tarikat popülerlik kazandı. Tarikat üyeleri şehirleri harap etti ve birçok sivili öldürdü. Ritüeller sayesinde ölüleri, iblisleri, gargoyl'leri, Kerberos'u ve diğer korkunç yaratıkları dünyamıza çağırmayı başardılar. Onlarla dinamit, testere namlulu pompalı tüfek, Thompson makineli tüfek ve işaret fişeği tabancasıyla savaşmak zorunda kalacaksınız. Alışılmadık silahlar arasında Tesla elektrik tabancası, vudu bebeği ve sihirli asa bulunuyor.

Ortaya çıkan evren, klasik fantezi öğelerini yüz yıl öncesinin gerçekleriyle birleştiren benzersiz bir yapıya sahip. Üstelik yaşananlar acımasızlık ve kara mizah ile harmanlanmış.

Oyunun görünümü, manga "Berserk" ve Alien'ın yaratıcısı olarak bilinen Hans Rudolf Giger'in karakteristik özelliklerini anımsatıyor. Üstelik çevredeki dünya, ana karakterin hisleri ve korkuları üzerine kurulmuş. Karakter, başına gelenleri anlamak için onlarla tekrar yüzleşmek zorunda. Bu an, olaylara özel bir anlam katıyor.

Diğer tüm açılardan, ölü etten yapılmış trenler, garip işkence mekanizmaları ve dev dişli solucanlarla dolu karanlık bir fantezi var karşımızda. Ayrıca klasik macera türü, tüm mekanları dikkatle incelemenize ve kasvetli atmosferin tadını çıkarmanıza olanak sağlıyor.

Eğer serinin ilk bölümü Rise of Nations tarihi bir strateji oyunuysa, devamı olan Rise of Legends fantastik bir ortamda yapılmıştır. Big Huge Games geliştiricileri konuyu alışılmışın dışında ele alarak bize gerçekten üç farklı fraksiyon sundular.

Vinci, insan-mucitlerdir ve askeri ekipmanları İtalyan bilim insanı Leonardo da Vinci'nin çizimlerine dayanır. Alinler, ejderhalar ve dev akrepler gibi eski efsanelerden yaratıklara ve büyüye güvenirler. Quotls ise Maya halkına benzeyen yerlilerdir. Aynı zamanda yabancı teknolojileri vardır.

Ve bu üç ırk savaş alanında birbirleriyle çatışır. Aralarındaki savaşlar, gerçek zamanlı strateji standartlarına göre oldukça sıra dışı görünür. Rise of Legends'ın kaliteli oynanışa dayandığını belirtmek önemlidir, bu yüzden hikaye kampanyasını oynamak gerçekten ilgi çekicidir.

Genellikle kıyamet sonrası dediğimizde, insan kaynaklı bir felaketin sonuçlarından bahsederiz. Ancak, Dark Sun: Shattered Lands oyununda dünyanın sonu sihirli bir felaket nedeniyle gerçekleşmiştir. Gezegenin çoğu çöl haline gelmiş, dev akrepler ve kertenkeleler dolaşmaktadır. Az sayıda hayatta kalanlar şehirlerde saklanır ve gerçek köleler gibi muamele görürler. Minerallerin eksikliği nedeniyle silahlar kemik ve taşlardan yapılır, zırh ise deri ve ağaç kabuğundan yapılır. Ortaya çıkan ise Mad Max ile Conan the Barbarian karışımı bir dünya olur.

Bayonetta üçlemesinde cadı avı alışılmışın dışında bir açıdan gösterilir. Biz bu cadılardan biri olarak oynarız ve düşmanlardan saklanmak yerine onlara açıkça meydan okuruz. Ana karakterin baş düşmanları melekler ve serafimlerdir. Bayonetta onlarla çok acımasız bir şekilde mücadele eder — ortaçağ işkence aletlerini kullanır veya düşmanları parçalayan iblisleri çağırır.

Bir diğer önemli nokta ise oyunların günümüzde geçmesidir. Bu yüzden göksel varlıklarla tabanca, pompalı tüfek ve bomba atarlar ile savaşmak zorunda kalacaksınız. Dövüşler genellikle şehir sokaklarında, otoyollarda ve hatta uçak gövdelerinde gerçekleşir.

Howard Phillips Lovecraft’ın eserlerine dayanan oldukça fazla oyun olmasına rağmen, hepsi dikkatinizi hak etmiyor. Resmi olarak, Bloodborne Dagon ile bağlantılı değil, ancak FromSoftware’in bu projesi Cthulhu kitaplarının hissini doğru şekilde yansıtıyor. Bilinmeyen, ürkütücü canavarlar, çok yakınlarda gerçekleşen kabuslar, kadim güçlü tanrılar, kaybolmuş halklar, uzayın derinliklerinden gelen yabancı varlıklar — bunların hepsi İngiliz yazarın romanlarını okuyan herkes için tanıdık.

Ancak Bloodborne daha da ileri gidiyor ve bilim insanlarının bilinmeyeni nasıl evcilleştirmeye çalıştığını ve insanlarda deneyler yapmaya başladığını gösteriyor. Tabii ki, bu korkunç sonuçlara yol açtı. Bazı gazeteciler Bloodborne’u korku oyunu olarak bile adlandırıyor. Bizce bu abartı, ancak oyunun bazı anlarında gerçekten korkutucu olabiliyor. Özellikle başkalarının fark etmediği yaratıkları görmeye başladığınızda. Ayrıca, olaylar Viktorya dönemi İngiltere’sinde geçiyor. Karakteristik Gotik kaleler, çevrede yaşanan dehşetlerle mükemmel uyum sağlıyor.

Hidetaka Miyazaki’nin başyapıtı, Call of Cthulhu ve diğer resmi Lovecraft projelerine göre önemli bir avantaja sahip — gerçekten oynaması ilginç. Yharnam sokaklarında ve çevresinde ne kadar çok zaman geçirirseniz, bu karanlık ama kendi tarzında çekici evrene o kadar çok kapılıyorsunuz.

Bu strateji oyununu seçimimize dahil eden en önemli sebep gerçekten sıra dışı fraksiyonlardır. Bunlar arasında demir zırhlı ruhlar, büyülerini yapmak için kendi acılarını kullanan büyücüler, zeki mantarlar ve gelişmiş teknolojiye sahip uzaylıların torunları bulunuyor. Ayrıca dev böceklerin sırtında tüm şehirler kuran göçebeler de var. Ve hepsi Auriga adlı bir gezegenin kontrolü için çatışmaya giriyor. Ve her birinin kendine ait bir hikaye kampanyası bulunuyor.

Bu fantastik yan oyun Borderlands serisinin Dungeons & Dragons tarzında, küçük Tina'nın oyun yöneticisi olduğu bir parti olarak konumlanıyor. Oyun, alışılmış "Borderlands" oynanışının sikloplar, ejderhalar, büyücüler ve dik duran köpekbalıkları gibi gerçekten sıra dışı yaratıklarla harmanlanmış bir hibritidir. Ana karakter, savaşta hem büyü hem kılıç ve yay kullanabilir, ayrıca çeşitli ateşli silahlar da kullanabilir. Önceki oyunlarda olduğu gibi, olaylar gerçekten komik şakalarla esprili bir şekilde süslenmiştir.

Siz hangi sıra dışı fantastik dünyaları hatırlıyorsunuz? Görüşlerinizi yorumlarda paylaşın!